Ego:
Bir akşam, koçluk eğitimindeyim. Eğitmenimiz bir simülasyon yapıyor. (Sevgili Aslı hocam) Rol dağılımı şöyle: Biri müdür, diğeri onun astı… Müdürün konuşmaları bana oldukça yukarıdan geliyor; egosu neredeyse hissedilir şekilde akıyor.
Sonra eğitmen sınıfa dönüp soruyor:
“Bu simülasyonu nasıl buldunuz? Yorumlarınızı alayım.”
Her zamanki gibi çalışkan ve hevesli Seray, ilk söz alanlardan biri oluyor.
Seray: “Ne kadar kibirli, üstten bakan bir müdür! Karşısındaki kişiyi küçümsüyor gibi geldi. Tavırları hiç hoşuma gitmedi.”
Eğitmen önce yorumum için teşekkür etti, ardından şöyle dedi:
“Ego seni neden bu kadar rahatsız etti? Cevabı içinde ara; bunun (egonun) sende bir karşılığı olmalı.”
Sınıftaki diğer arkadaşlarım da söz aldı. Onlar da simülasyonda farklı detaylara takılmışlardı. Herkese aynı cevabı verdi eğitmen. “Bu duygunun sendeki karşılığı ne, cevabı sende, senin içinde, içinde kaynağını bul”
İlk etapta bu sözler havada kaldı benim için. Egonun bende nasıl bir karşılığı olabilirdi ki? Bana göre ben egolu biri değildim. Düşündüm, düşündüm ama işin içinden çıkamadım… (Hala bu konuların üzerinde çalışıyorum. Ha deyince cevabı alamıyor insan)
Sonra ne mi oldu? Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim; Gestalt temelli psikoloji eğitimlerine başladım. Bu eğitimlerde de benzer deneyimler yaşadık, hatta çok yakın zamanda… Ve sonunda çıkarımım netleşti:
“İnsan, insanın aynasıdır.”
İçimizde olmayan duyguları, başkalarında fark edemeyiz.
- Yetersizlik hisseden, küçümser.
- Değersizlik hisseden, değersizleştirir.
- İçinde sevgi taşıyan, güzel sever.
Eğitmenimiz Nita, kitabında şöyle yazmış:
“Kendi içimizde henüz temas etmediğimiz, keşfetmediğimiz hiçbir olgunun dışarıdaki yansımasını fark edemeyiz. Eğer ben kendimi sürekli yargılıyorsam—’Beceremedim, yine lanet olsun, zayıfım, yapamıyorum’ diyorsam—dış dünyada da sadece buna uygun durumları görürüm. Ama eğer kendime kucak açmayı öğrenebilirsem, hem dış dünyada kucak açılan deneyimleri fark edebilirim hem de ben başkalarına kucak açabilirim.”
(Kitap adı: Gestalt ile Yönetimde Akışkanlık)
Görmediğin diyarları anlatamazsın… İçinde olmayan duyguları, başkasında da göremezsin.
Yanlış anlaşılmasın; bu paylaşımımda karşı tarafın kusursuz olduğunu söylemeye çalışmıyorum. Ancak, rahatsız olduğumuz her şeyin içimizde bir karşılığı olduğunu fark etmek, kendimizi keşfetme yolculuğunda önemli.
“Baktığın benim, gördüğün sensin.”
Bu söz, yüzyıllardır bize ışık tutan Mevlânâ’ya ait… Ve ne kadar da haklı, değil mi?
Peki ya sen?
Karşılaştığın insanlarda en çok neyi görüyorsun?
Belki de gördüklerin, kendinle ilgili keşfetmen gereken şeylerdir…
Unutma, her insan bir aynadır. Ve o aynada gördüğün, senin yansımandır.
Bizi en çok rahatsız eden insanlar, aslında bize verilmiş bir hediyedir. 🎁💝
Bu hediyeyi kabul eder ve bizdeki karşılığını düşünüp, bulmaya çabalarsak, kendimizi keşfetme yolculuğunda onlardan alacağımız çok şey var…